10 Kasım 2011 Perşembe

Dubrovnik

Dubrovnik





Hırvatistan'ın Adriyatik kıyılarında yer alan tarihi bir kent Dubrovnik.7. yy.' ın ortalarında bugünkü Cavtat diye bilinen Epidavrum'dan gelen göçmenler tarafından kurulmuş. o zamanki ismi kaya anlamına gelen 'Laus' muş. Şehir tarihi boyunca çeşitli isimlerle anılmış. Bunlar:  Laus, Raus, Rausium, Ragusium-Ragusina, Ragusa. 1918 yılında Dubrovnik ismini Hırvatçada Dubrava olarak geçen ve bölgede çokça bulunan meşe ağacından almış. Ortaçağda Venediklilerin ele geçirmek istedikleri Osmanlının da koruma sağlamak şartıyla vergiye bağladığı bir şehirmiş.En çok özgürlüklerine sahip çıkmalarıyla gurur duyuyorlar.Diplomasiyi doğru kullanarak bağımsızlıklarını korumuşlar.Şehrin mimarisi ve yemekleri italya'dan oldukça etkilenmişse de dilinde Türkçeyi çağrıştıran bazı kelimelere de şahit oldum.Onlar da bizim gibi çay içmeyi seviyorlar  çay dediğinizde anlıyorlar. Kendi dillerinde 'čaj' diye yazılıyor.Kahveyi de Kava olarak yazıyorlar.Dubrovnik bize göre oldukça ucuz bir yer.




Para Birimi Kuna


1 Kuna = 100 Lipa
Kn, HRK
Kuna isminin çıkış kaynağı ; Roma dönemlerinde bugünkü Macaristan ve Slovenya olarak bilinen yukarı ve aşağı Pannonia bölgerinde toplanan vergiler oldukça değerli olan ağaç sansarı derisinde saklanırmış.Kuna ismi de Hırvatçada 'marturina' Latince 'martus' anlamına gelmekteymiş.Para biriminin adı buradan geliyormuş.


Lipa da ıhlamur ağacı anlamına geliyormuş.


'bb'


Bazı adreslerde 'bb' harflerini görebilirsiniz.Bez broja'nın kısaltılmışı olup numarasız olduğunu anlatmak için kullanıyor.

Şehrin eski şehir diye bilinen kısmı Unesco'nun dünya mirası listesinde.Gezilip görülecek tarihi yapılar, müzeler ve kliselerin tamamını yakını da burada.

Şehrin Bölümleri

  • Stari Grad (Old City)
  • Pile (Peela)
  • Ploče (Ploche)
  • Gruž (Gruush)
  • Lapad

STARI GRAD


Stadun
Placa ya da Stradun dedikleri o uzun geniş tarihi caddeye adım attığınızda hemen hemen her tarafın tarihi bina ve anıtlarla dolu olduğunu anlıyorsunuz.Gecesi de gündüzü de çok hareketli ve fotoğraf için mükemmel bir yer.Şair Luka Paljetak , Stradun'u "Dünya üzerinde adımların duyulmadığı sadece seyredildiği tek cadde ." olarak tanımlamış.292 metre ve trafiğe kapalı bir cadde.Kafeleri, barları, hediyelik eşya satan mağazalar ıve sağlı sollu dar ara sokaklarıyla oldukça etkileyici bir yer.Çok da fotojenik bir ortama sahip.


Big Onofrio's Fountain
Stradun'a Pile kapısından girdiğinizde karşınıza Big Onofrio's Fountain çıkıyor.15yy'ın ilk yarısında Onofrio della Cava tarafından inşa edilmiş bir su deposu.1667'deki büyük deprem ve yakın zamandaki Yugoslavya savaşı sırasında hasar görmüş olmasına rağmen daha sonra onarılmış.




Little Onofrio's Fountain
Luža Square'de bulunan ve bu meydana su temin etmek için yapılmış olan bir çeşme.








The Rector's Palace (Duke's Palace)

Barok, Gotik ve Barok etkilerini taşıyan bir yapı. Dubrovnik'in Ragusa olarak bilindiği zamanlarda onu yöneten kişi olan Rector burada çalışıyormuş.Büyük konsül tarafından seçilen Rector'un 1 ay boyunca buradan çıkmasına izin verilmiyormuş.Sebebi de halk için daha verimli çalışması için özel hayatını ndan uzak kalması gerekliliğiymiş.Binada yer alan 'Obliti privatorum, publica curate' yazan yazı da bunu kastediyormuş.Şimdi bu binadan o döneme ait mobilyalar, giysiler, seramik ve ikonlar sergileniyor.


Orlando's Column



Ortaçağda yaşadığı varsayılan Normandiyalı bir şövalye olan Chanson de Roland (ya da İtalyanca Orlando)'nun heykeli de Stradun'da City Belfry'nin yakınında yer alıyor.Dubrovnik'in özgürlüğünü ve bağımsızlığını sembolize eden bir heykel.Çünkü  efsaneye göre Dubrovnik'i tehdit eden Spucent adındaki Arap korsanı defetmiş.Bazı kaynaklar  bunun doğru olmadığını ifade etse de Dubrovnik halkı buna inanmış.Avrupa'da Bremen 'de de böyle bir heykel varmış. Sağ kolunun dirsek ile bilek arası uzunluğunun 51.2 cm olması nedeniyle o dönemin idarecileri tarafından ölçümde kullanılması resmen kabul edilmiş.Bu yüzden de kumaş tüccarları  sattıkları kumaşları burada ölçerlermiş.



Prijeko  (Ulica Prijeko)
Bu da Stardun'un pararlelinde bulunan ikinci önemli cadde.Tabii ki daha dar.Üzerinde restoran, bar ve kafeler bulunuyor.

Church of St Saviour
Big Onofrio's Fountain'in hemen karşısında yer alıyor.
1520' de rönesans tarzında inşa edilmiş.1667'deki depremde zarar gören kısımları onarılmış.

Franciscan Monastery
Dubrovniklilerce 'Friars Minor' ya da Black Friars olarak isimlendirilen resmi adı 'Ordo Fratrum Minorum' olan içinde  dünyanın üçüncü,  Avrupanın da en eski eczanesi bulunan Fransisken tarikatına ait bina.'Friars'  Latincede 'Kardeş'  anlamına gelip aynı dine inanan ve bunun tüm gereklerini harfien yerine getiren kendini Allah'a ve insanlığın hizmetini veren kişilere verilen bir isim.1317 yılından beri var olan eczane bugün de açık. Manastırda oldukça kıymetli kitaplar ve elyazması eserler mevcut.Ufak ve biraz kasvetli ama gene de şirin bir bahçesi var.

Dominician Monastery
Bu manastır da değerli sanat kolleksiyonu ve el yazmalarıyla ayrı bir önem taşıyor.Dubrovnik halkı için burası da White Friars olarak biliniyor.






City Belfry
1444'de inşa edilmiş ve 31 m yüksekliğinde bir saat kulesi.Tepesindeki çanı çalan ikiz bronz heykele Dubrovnikliler 'Maro ve Baro' adını vermişler.Zamanla oksidlenen metal bu heykellerin rengini değiştirince  kendi dillerindeyeşil anlamına gelen  'Zelenjaci'  ismini vermişler.1667'deki büyük depremde zarar görünce orijinallerini kopyalarıyla değiştirmişler.Gerçek Maro ve Baro şimdi Sponza Palace'de sergileniyor.


Sponza Palace
16.yy'da yapımına başlanmış o tarihlerde gümrük işlemlerinin gerçekleştirildiği ve giriş katında darphanenin bulunduğu bir yapı.Üst katında ise kültür akedemisi mevcutmuş.Bu binanın diğer bir önemi de 'State Archives' denilen ve Dubrovnik ile ilgili yazılı dökümanların burada muhafaza edilmesi.Bu dökümanlar genelde Latince ve İtalyanca olmakla beraber aralarında Türkçe, İspanyolca, Rusça, Arapça ve Yunanca olanları da varmış.


City Hall


PILE 


Pile ismi Yunancada kapı anlamındaki 'Pylai' kelimesinden geliyor.Pile kapısından Stradun (Placa)' ya giriyorsunuz. Bu bölgede Lovrjenac Kalesi , Bokar Kalesi, Minceta Kalesi ve Pile Kalesi bulunuyor. Pile Kapısının girişindeki meydanda Dubrava Restoran ve Nautica Restoran var.Otobüs durakları, Turizm danışma ofisi, gazeteci, kitapçı, ATM makineleri ve taksi durakları.Oldukça hareketli bir bölge yani.


PLOCHE


Ploche kelimesi şehrin arkası anlamına geliyormuş.Şehir duvarlarının  doğusundaki bu bölge biraz daha elit bir yerleşim bölgesi.Lokrum adasının karşısına denk geliyor.

GRUUSH


Marinanın bulunduğu Lapad'ın karşısındaki bölge.


LAPAD


Burası da en büyük ve en güzel bölgesi.Otellerin, plajların bulunduğu güzel bir bölge.İki bölgeye ayrılıyor burası.Uvala Lapad (Bay of Lapad) ve Dubrava-Babin Kuk .Çok sayıda meşe ağacının bulunmasından dolayı Lapad'a  Dubrovnik'in akciğerleri deniyormuş.


Eski Liman





İÇKİLER


Rakija : Brendi
Loza : Üzüm brendisi
Sljivovica : Erik brendisi
Travarica : Bitkilerden yapılan brendi
Rogačica : Keçiboynuzu brendisi
Vinjak : Konyak


Likörler (Spirits)


Maraschino : Vişne Likörü.16. yy 'ın ortalarında Dominician Manastırında eczacılar tarafından ilaç olarak yapılmış ancak daha sonra içki olarak içilmeye başlanmış.
Pelinkovac : Bitkilerden yapılan likör
Biska : Ökseotu likörü 
Komovica         :    Üzüm ezmesi (Grape Pomace)
Kajsijevača      :    Kayısı Likörü  (Apricot Liqueur)
Kruškovač       :    Armut likörü (Pear Liqueur)
Jabukovača     :    Elma Likörü (Apple Liqueur)
Dunjevača        :   Ayva likörü (Quince Liqueur)
Smokvovača    :    İncir Likörü (Fig  liqueur)
Orahovac          :  Ceviz likörü (Walnut Liqueur)
 Medovača         : Ballı likör
Višnjevac          :  Ekşi vişne likörü (Sour cherry)
Maraska            : Vişne likörü (Cherry liqueur)


Bira (Pivo)


Belli başlı bira markaları;
Karlovačko,
Ožujko
Velebitsko
Tomislav





2 Kasım 2011 Çarşamba

St Petersburg'da 3 gün




ST PETERSBURG











Dünyanın en panoramik şehirlerinden olan St Petersburg 16 Mayıs 1703’de (Eski takvime göre 27 Mayıs) Büyük Petro tarafından kurulmuş. Kuruluşundan bu yana şehrin 3 ayrı ismi olmuş.

St Petersburg    (1703-1914)
Petrograd          (1914-1924)
Leningrad          (1924-1991)
St Petersburg    (1991-hala aynı isim devam ediyor)


1.Dünya Savaşı başladıginda St Petersburg ismi Petrograd olarak değiştirilir. Çünkü St Petersburg kulağa Almanca gelmektedir ve artık Almanlar  Rusların düşmanıdır. On yıl kadar devam eden bu durum  yüzyıllardır hüküm süren çarlık rejimini yıkan Lenin’in  vefatıyla değişir.Yeni isim Bolşevik Lidere ithafen Leningrad’dır. Şehir orijinal ismine 73 yillik komünizm rejiminin ortadan kalkmasıyla  kavusur. 1991’de yeniden St Petersburg olur.



St Petersburg'un logosu



Çarlık Rusyası zamanlarında başa gelen bir çar ne kadar askeri rejime yakın, otoriter ise bir sonraki de o kadar özgürlükçü, sanata, kültüre meraklı, batıya yakın bir yönetim izlemiş. İşte böyle bir dönemde başlanmış Hermitaj Kurulmaya. Büyük Katerina’nın Alman bir tüccardan borcuna karşılık aldığı 225 parça  tablo müzenin ilk eserleri olmuş. Devam eden dönemlerde gerek savaşlarla gerek hediyelerle giderek zenginleşmiş ve büyümüş bu devasa muze. Eserler arttıkça da müzeye ek binalar yapilmis.









 Adres:The Winter Palace: 34 Dvortsovaya Nab. (Palace Embankment )
Pazar günleri kapalı

Adres: The General Staff Building: 6( Dvortsovaya Pl. (Palace Square)Saray Meydanı
Pazar günleri kapalı


The General Staff Building

St Isaac's Cathedrali'nin gece görünümü






Hermitaj Müzesini oluşturan binalar

  • The Small Hermitage (Küçük Hermitaj)
  • The Great Hermitage (Büyük Hermitaj)
  • The New Hermitage (Yeni Hermitaj)
  • The Winter Palace (Kışlık Saray)
  • The Theatre (Hermitaj Tiyatrosu)
The Small Italian Skylight Room


Bulunduğu meydan ise Saray Meydanı denen Bolşevik isyanlarının yaşandığı şimdilerde törenlerin yapildigi çok büyük bir meydan.General Staff Building de hemen Kışlık Saray’ın karsısında duran diğer bir devasa yapı.Tam ortada bulunan Alexander Kolonu 47.5 m uzunluğu ile dünyanın en uzun zafer sütunu.Tek parça granitten yapılmıs tepesinde iyiliğin kotulugu yenmesini sembolize eden bir bronz melek heykeli bulunuyor.




 
Müzenin sütunlarının dışarıdan görünümü



                         The Room of Flemish painting


The Gallery of the History of Ancient Painting


Hermitaj müzesi ziyaret edilmeden önce plan yapılarak gidilmesi gereken bir yer. Araştırmacıların dediğine göre her bir esere sadece 1 dakika ayırsanız bile hepsinin görülmesi 8 yılda tamamlanabiliyormuş. Leonardo Da Vinci, Rembrandt, Van Gogh, Monet, Gaugin,Titian, Picasso ve daha yüzlerce sanatçıya ait eserler burada sergileniyor.

Her ayın ilk perşembesi ücretsiz olan müzenin turitstler için ücreti 400 ruble.Eğer fotoğraf makinası kullanacaksanız 200 ruble daha ödemeniz gerekiyor.Sadece flaşsız çekimlere izin veriliyor. 



Main Staircase of the Winter Palace

Özellikle en beğendigim ressam olan Rembrandt’in eserlerini görmek  beni cok sevindirdi.249 numaralı odada sergileniyor. Rubens ve Raphael'in eserleri de 249 numaralı odada yer alıyor. Diğer önemli sanatçilarin eserleri Titian 221, Leonardo Da vinci 214, Picasso 318 ve 348, Van Gogh, Matisse, Rousseau 318, Monet 319, Renoir 320 numaralı odalarda bulunuyor. Ancak diğer eserler de oldukça etkileyici.




The Raphael Loggias






Buradan sonra Nevsky Prospekt caddesine çıkıp otelimize gitmek icin bir taksiye bindik. Aksam La Traviata operasına bilet almıştık. Bilet fiyati 2800 ruble yani 150 TL civarındaydı ama opera buna rağmen tıklım tıklım doluydu.Taksicimiz Mikhail ‘in verdiği bilgiye göre şehirde her gün perdelerini açan 66 tiyatro varmış. Bu arada Mikhail seyahat ederken tesadüfen rastlanabilecek en bilgili,en kaliteli ve en profesyonel taksiciydi. Davranışlarındaki şıklık, akıcı İngilizcesi, her konudaki geniş bilgi ve kültürü ile bizi öylesine hayran bıraktı ki artık facebook’da da arkadaşımız oldu.

























Vip ulaşım hizmeti veren bir şirkete sahip olan Mikhail Glushkoff, Gorbacov, Yves Saint Lauren, İsveç Prensi ve daha başka dünyaca ünlü kişilerle çalışmış. Zaten kendisinin davranışları öyle nazik ki bu kişinin kimlerle çalışmış olduğunu buradan da anlayabiliyorsunuz. Sohbetimiz sırasında eşinin de aslında varlıklı ve asil bir aileden geldiğini öğrendik. Bizi havaalanından otelimize dünya kadar paraya getiren Özbek taksici Zakiri’den sonra Mikhail’e rastlamak bize cok iyi geldi.Aklınızda bulunsun havaalanındaki taksicilerin ellerindeki listeden size fiyat söylemelerine pek güvenmeyin. Havaalanı ve şehir merkezi arasi en fazla 500-600 ruble. Buradan da otele gitmek ne kadar uzak olursa olsun 300 rubleyi gecmez. Elinizde fazla eşya yoksa  metro ile ulasım daha  ucuz ve rahat. En yakın metro istasyonu olan Moskovskaya’dan binip Nevsky Prospekt ya da Gostiny Dvor’da indiginizde şehir merkezine gelmis oluyorsunuz.Gostiny Dvor hem metro durağı ismi hem de alış-veriş merkezinin adı.

Gostiny Dvor

Gostiny Dvor

St Petersburg’da 4 tane nehir var ve irili ufaklı 1000 adedi bulan köprü ile adalar birbirine bağlaniyor. Kuzey’in Venediği deniyor bu yüzden.
  •    The Venice of the North,
  •    The Palmyra of the North 
  •     Northern Capital of Russia 
    şehrin anıldıgı diger isimler.


Nehirler; Neva, Fontanka, Moika ve Griboedov Kanali,
Adalar; Vasilevsky Ostrov, Krestovsky Ostrov,Yelagin Ostrov, Kamenny Ostrov, Aptekarsky Ostrov.

Şehri oluşturan bölgeler
  • Krasnoselskiy,
  • Moskovskiy,
  • Frunzenskiy,
  • Nevskiy,
  • Kirovskiy,
  • Admiralteyskiy,
  • Tsentralnyy,
  • Krasnogvardeyskiy,
  • Vasileastrovskiy,
  • Petrogradskiy,
  • Kalininskiy,
  • Vyborgskiy,
  • Primorskiy.

 Ünlü köprüleri:
 Alexander Nevsky Bridge  : En uzunu 905.7 m.
 Blue Bridge  :  En genişi yaklaşık 100 m.
 The Trinity (Troitsky )  :  En güzeli.Fransiz muhendis tarafından Eiffel’in projesine gore yapilmis.
 Bank Bridge (Bankovsky)   :   Kartal başlı aslan gövdeli ejderha figürleri olan köprü
 Anichkov    :    Atların ve terbiyecilerinin heykellerin bulunduğu ve halk arasında 18 yumurtalı (açıklaması biraz  ayıp) diye bilinen köprü
 Lomosonov Bridge
 Teatralny Bridge     :Evlenen ciftler buraya gelip eğlenip fotoğraf çektirip,asma kilit takıp anahtarını da nehre atıyorlar. Mutlulukları ömür boyu devam etsin diye. Bu tarz köprülerden başka şehirlerde de var. "Batıl" denen inanç dünyanın heryerinde mevcut anlaşılan!

Teatralny Bridge


Kliseleri ziyaret ederken etrafında bir çok beyaz limuzin gördük. Evlenecek çiftler kliseye bu şekilde geliyordu . Çok güzel bir görüntü oluşturuyordu doğrusu. Gelinler güzel olsa da damatların tipleri nedense hep birbirine benziyordu.Yoksa  evlilik olayının  her erkekte aynı etkiyi yaratmasından mıydı bu benzerlik?


Cathedral of Resurrection (Our Saviour-on-the-spilt-blood)

Cathedral of Resurrection
(Our Saviour-on-the-spilt-blood)



















Cathedral of Resurrection
(Our Saviour-on-the-spilt-blood)






 Adres: 2a, Nab. Kanala Griboyedova  (Griboyedov Canal Embankment) 
Çarşamba günleri kapalı
Bana göre St Petersburg’un en güzel kilisesi "Dökülen Kan Kilisesi". Tam adı Cathedral of Resurrection (Our Saviour-on-the-spilt-blood)1881 yılında İmparator II.Alexander tam bu bölgede ölümcül derecede yaralanmış ve ardından yaşamını yitirmiş. Bu nedenle onun anısına ithafen 1883-1887 yıllarında yapilan kliseye bu ürpertici isim verilmiş.




  Kazan Cathedral 
 Adres: 2, Nevsky Prospekt, Kazanskaya Pl.(Kazan Meydanı)
Kazan Cathedral


















Bir diğer dini yapi da Kazan Katedrali. Kazan Catedral,Kazanskiy Kafedralny Sobor ya da Cathedral of Our Lady of Kazan.Oldukca görkemli bir şekilde karşılıyor insanı. Kollarına iki yana açarak kucaklıyor adeta.1932 yılında Din ve Ateizm Müzesine çevrilen katedral 1991'de komünizmin yıkılmasıyla tekrar eski dini formuna kavuşmuş. Karşı caddede bulunan Singer Kafe'den oturup bu katedrali seyretmek gerçekten de güzel. Singer Kafe aslında bir kitapçı-kafe.



Singer Kafe'den Kazan Katedrali'nin görünümü 






























St Isaac's Cathedral
Adres:
4, Isaakiyevskaya Pl. (St Isaac's Square)St Isaac Meydanı
Çarşamba günleri kapalı


























































































































St Isaac’s Katedrali de şehrin her tarafından görülebilen kubbesi altından yapılan diğer devasa yapı. İçine girdiginizde tam tepesinde bir kuş figürü goruyorsunuz.Binanın içi oldukça gösterişli. Neresini fotoğraflayacağınızı şaşırıyorsunuz. 400 kg altın, Malahit, lapis lazuli gibi yarı değerli taşlarla süslü olmasi nedeniyle ‘Museum Of Stones’ adıyla da anılmış. Bir kenarda hediyelik eşyalar da satılıyor.1931 yılında dini kapsamdan çıkarılıp müzeye dönüştürülmüş.1990 yılında dini ibadethane olarak yeniden faaliyete baslamis.































 CAMİ 
Adres : 7, Kronverksky Prospekt






















Bu kadar klisenin yanında bir de camiye rastladık  St.Petersburg'da.Mavi çinili dış yüzeyi, mavi kubbesi ve rusça yazılmış anlaşılmaz bir tabelasıyla çok hoşumuza gitti.Peter ve Paul Kalesini ziyaret ettikten sonra hemen karşı parkın yanından ulaştık ve  fotoğraflarımızı çektik .Mimar Nikolai Vasilyev bu camiyi yaparken Timurlenk'in mezarının bulunduğu Gür Emir Türbesinden esinlenmiş.











The Cruiser Aurora

Adres:Petrogradskaya Nab.,Sampsonius Köprüsü yakını
Pazartesi ve Cuma günleri kapalı

Peter ve Paul kalesinin yakınında  Neva nehri üzerinde demirli bu korumalı kruvazör Rusya için ayrı önem taşıyor.Rus-Japon savaşı ve Ekim Devriminde oynadığı rol nedeniyle şimdi müzeye çevrilmiş.



















The Peter and Paul Fortress


 Adres: 3, Peter and Paul Fortress
 Çarşamba günleri kapalı

Burası da Büyük Petro'nun İsveç  saldırılarına karşı şehri korumak için yaptırdığı kale.İçinde çar ve çariçelerin mezarları bulunuyor.Deniz kıyısında manzarası ve sakinliğiyle çok huzur verici bir yer.Sonbahar olması nedeniyle  tam fotoğraflık bir ortam vardı.Bahçede talim yapan askerlere rastlayıp bir süre onları izledik.Şehrin ilk yapısı olması nedeniyle önemli.






Trinity Köprüsünün Peter ve Paul Kalesinden görünümü

Bahçeye girdikten sonraki kapı











 RUS MUTFAĞI
Yemekler gelince:Turk mutfağının yerini tutmasını beklemek imkansız tabii ama gene de belli başlı bazi bilgileri vermek istiyorum.
Blinni                           
Krepin arasina kirmizi havyar konularak yenilen bir çesidi.Ben yedim ama bir daha yemem.
Borsh çorbasi 
Lahana, pancar, etden yapılan üzerine krema eklenen bir çorba.Doyurucu buldum.Bunu St Petersburg kafede içtim ve begendim.
Kulebiak  
Hamurun içine somon balığı, havuç, mantar, pirinç, yumurta soğan konuluyor.
Pelmeni    
İçi etle dolu hamur. Mantı gibi bir görünümü var et suyunda haşlanıp smetana denilen ekşimsi ağır krema ile servis edilir.
Pirog    
Mayalı hamur ile yapilan börek
Plov     
Özbek pilavi
Kissel     
Yemis ve meyveli jöle
Uha Corbası 
Balık ve patates, havuç, domates ve soğan ile yapılan bir çorba
Solyanka Corbasi   
İçinde domuz sosisi de bulunan et, tavuk ya da balık ile pişirilen bir çorba çeşidi
Kasha          
Kepekli iri bulgur ile yapılan lapa kıvamında pilav

Blinni
İçecekler:
Klyukva             Kızılcık suyu
Kvas                  Ekmekten yapılan içki
Medovukha       Ballı votka
Samogon          Ev yapımı votka

Bu arada ilginçtir ki Bira Rusya'da 2011 yılına dek içkiden sayılmıyormuş. Bu nedenle de heryerde meşrubat gibi satılabiliyormuş. İlk kez 2011 yılında devlet başkanı Dimitri Medvedev ‘in başkanlığında alkollü içecekler kapsamına alınmış. 





Zenith St Petersburg’un futbol takımın adı.
Para Birimi: Ruble ve Kopek
Faberge yumurtalarının da ilk üretildiği yer St Petersburg.




















Pushkin (Tsarskoe Selo) 


Pushkin St Petersburg'dan 25 km uzaklıkta bulunuyor.Unesco'nun koruma listesinde.Çarlık döneminde Tsarskoe Selo olan adı Ekim Devriminden sonra  çarlığın izlerini silmek amacıyla Detskoe Selo'ya çevrilmiş.1937'de yılında ise  Tsarskoe Selo'da çalışmış ve yaşamış ünlü yazar Alexander Pushkin'in ölümünün 100.yılı nedeniyle Pushkin olarak değiştirilmiş.
Pushkin çok geniş bir alan ve içinde parklar, müzeler, heykeller, anıtlar , köprüler  bulunuyor.
İçinde yer alan önemli yapılardan bazıları : 


  • Catherine Park
  • Catherine Palace
  • Alexander Park
  • Alexander Palace
  • Catherine Cathedral
  • Egyptian Gates 
  • Imperial Lyceum 
  • Fedorovskiy Cathedral
  • Pushkin Museum
  • Sophia Cathedral
  • Church of St John the Baptist
  • Znamenskaya Church 


Biz Catherine Park ve Catherine Palace'ı gezdik.

Catherine Park; Old Garden ve Landscape Park olarak iki bölümden oluşuyor.
Parkın içinde bulunan eserlerin bazıları :


  • Catherine Palace
  • Grotto Pavilion
  • The Hermitage (French for hideaway) Pavilion
  • Turkish Bath Pavilion 
  • Pyramid 
  • The Chesme Column
  • The Marble Bridge
  • The Lower Bathose
  • The Upper Bathouse
  • Admiralty Complex






Catherine Palace

Adres : Pushkin 7,Sadovaya St.
Salı günleri ve her ayın son pazar günü kapalı,
St Petersburg'dan 25 km uzaklıkta.

Burası da çok gösterişli bir saray.Büyük bir bahçesi var ve bu bahçede yer alan çeşme Türk-Rus savaşı sonucundaki galibiyetleri neticesinde yapılmış.Avrupa'da bir çok yerde Türklere karşı herhangi bir zafer kazanılmışsa bunu ispat etmek için mutlaka bir anıt yapıyorlar.


Catherine Palace'ın bazı önemli salonları:
Amber Room : II. Dünya Savaşı sırasında Nazi askerlerince bu odanın sökülerek Almanya'ya kaçırıldığı ve bir daha bulunamadığı biliniyor.Ruslar daha sonra bu odayı orijinal haline bağlı kalarak yeniden oluşturmuşlar,
The Green dining Room,
The Great Hall (The Grand Ballroom)


Catherine Palace




Catherine Palace



















The Great Hall




















Daniel Restaurant


Adres : Srednyaya str.2/3 Pushkin

Catherine Palace'dan sonra yakınında bulunan lüks ve şık bir İtalyan restoranına gittik.Yemeklerin sunumu ve tadı çok güzeldi. Ortam oldukça kaliteli. Garsonlar çok profesyoneldi. Fiyatlar da makul sayılır öyle bir yer için. Çok zengin bir şarap listesi mevcut.
Huzur verici bir bahçesi var.Yazın da çok güzel olduğundan eminim.